top of page

Yeni Dünya Düzeni (T-Shape)

        İçinde bulunduğumuz Covid-19 salgını ve karantina döneminde, hepimiz yeni dünya düzenine alışma çabası içerisindeyiz.. Bir çoğumuzun alışık olmadığı bu hareketsiz kalma düzeni belki de sağlık problemi yada diğer nedenler ile bazılarının normal yaşantısıydı.. Empati, Saygı ve Şükür duyulacak ne de çok sebebimiz olduğunu fark ettik ve yaşayarak deneyimliyoruz.

     

     Karantina günlerinde, isteğe bağlı ve zamana yaydığım belki de ertelediğim bir çok aktiviteyi yeni dünya düzeninde tekrar önceliklerim arasında üst sıralara taşıdım.. Evde geçirdiğim yaklaşık 2 aylık süre içerisinde en sevdiğim aktivitelerden biri yine okumak oldu. O nedenle haz alarak ve bitmesini istemeyerek okuduğum bir kitaptan bahsetmek ve özellikle en sevdiğim kısmıyla ilgili kendi cümlelerimle harmanlayıp paylaşmaya çalışacağım.

 

Yazar: Ufuk Tarhan , Kitap: T-İnsan ; ODTÜ Ekonomi mezunu , Bilişim Sektörünün En Başarılı İşkadını ödüllü, Fütürist ve T-İnsan. Kitapta bahsi geçen konular oldukça ilgi çekici ve düşündürücü, benimde yaklaşık 10 yıldır içinde olduğum bilişim sektörünün nereden geldiği ve teknolojik gelişmelerle nereye gideceğini çok güzel aktarmış. Yeni dünyada, gelecek için kendimize ve nesillere nelerin aktarılacağı, hangi konularda farkındalıklarının üst seviyede olması gerektiği ve geleneksel yöntemlerin dışında oyunda kalmak için hangi konularda hazır bulunmaları gerektiği gibi bir çok güzel konuya tarihçeleri, arttırılmış gerçeklik yöntemini de kullanarak keyifli bir başucu kaynağı haline getirmiş.

Yeni dünya düzenine alışmaya çalıştığımız bu günlerde ve gelecekte başarılı ve mutlu olmak için öncelikle tabi ki sağlıklı olmak gerekiyor; bununla birlikte olması gereken yetkinlikler ve gelenekselliğin dışına çıkmak ve ezberleri bozmak için aşağıdaki maddelere göz atmanızı öneririm. 

 

               T-İnsan olmak: T harfindeki yatay ve dikey çizgiden esinlenilmiş; dikey olan çizgi için "bir şeyin her şeyini" bilme, öğrenme, paylaşma ve kullanma; yatay olan çizgi için de "her şeyin bir şeyini" bilme, öğrenme, paylaşma ve kullanma olarak tanımlamış. T-İnsan'ın ayrıca Takım Oyuncusu, Tasarımcı ve Teknolojik insan olması gerekliliklerini de söylüyor. Kariyer hayatıma ilk başladığım yıllarda değerli bir yöneticimde sık sık bahsederdi "T şekil kariyer" olarak; o nedenle sadece profesyonel iş hayatımda değil sosyal hayatımda da T-İnsan olabilmek için elimden geleni yapıyorum.

 

                Hibrid olmak: Değişim ve dönüşüm bir anda olmuyor ; ancak dünyanın geçirdiği bu evrim Endüstri 1.0'da su ve buhar gücünün kullanıldığı Mekanik üretimler, Endüstri 2.0'da Elektrik enerjisinin kullanımı ile seri imalatlar, Endüstri 3.0'da Elektronik ve Bilişim Sistemleri ile otomasyon sistemlerine geçiş, Endüstri 4.0'da ise Fiziksel, Sanal ve Siber sistemlerin kullanıldığı Dijitalleşme diyebiliriz. Yaşım itibariyle 3.0 ve 4.0 devrimlerine şahit oldum, 5.0 'ada şahit oluyoruz. Lise ve Üniversite yıllarımda Elektronik ve Telekomünikasyon alanındaki değişimleri yaşarken analog'dan dijitale, dijitalden internet protokolüne evrilmesine tecrübe ederek şahit oldum. Hibrid olmak bir anlamda lojjik mantığın dışında 1 ya da 0 olmayan ve gri alanlarda, belirsizlik zamanlarında ve transformasyon zamanlarında önceki ve sonraki durumlara hızlıca adaptasyon sağlamak , hatalardan öğrenerek ve durmadan ilerlemek demek.

            Otodidakt olmak: eskiden basılı ansiklopedilerimiz vardı ödevlerimizi onlar yardımıyla yapardık, aradığımız şeyi bulmak için öncelikle harfini sonra içindekiler kısmını iyi kullanmak gerekirdi. Şimdi ise Google gibi her şeyi bulan ve bilen bir şey var. Düşündüğün her şeyi sorabilir, öğrenmek istediğin her şeyi kendi başına öğrenebilirsin. İşte bu kendi kendine düşünmek ve kendi kendine öğrenmek Otodidakt olmaktır.

Geleneksel eğitimi klasik kanallardan almak külfetli biçime dönüşürken; dijital kanallardan öğrenme olanakları gittikçe kolaylaşıyor, ucuzluyor ve çoğalıyor. Örneğin: Udemy, Linkedin, INE vb. bir çok firma bugün çevrimiçi eğitimlerde çığır açmış durumda, istediğiniz her konuda eğitim bulmanız mümkün hem de sınav ve sertifika imkanı dahi sunuyor. Gelişmek, değişmek ve gelecek için hazır bulunmak önemli bunun içinde kendi göbeğini kendi kesen insanlar daha başarılı olacak.

               Seçici-Düzenleyici olmak: Kürasyon olarak kaleme alınmış kitapta. Küratörlük, her şeyin çok fazla olduğu günümüzde bizim için nelerin yararlı, gerekli ve yeterli olduğuna karar vererek en iyi seçicilikle uygun bileşenlerin kompozisyonunu oluşturup kurgulamaktır. Daha kaliteli, etkin ve olumlu bir gelecekçi yaşam için gerekli parametreleri önceliklendirerek seçmek, gerekirse elemek, istenilene odaklanmak ve zamanı iyi değerlendirmek başarıyı getirecektir.

 

             Sorumluluk almak: sadece görev tanımı olduğu ya da iş tanımı olduğu için değil, herhangi bir sorunla karşılaşıldığında sorumluluk alıp sorunu çözmek için çare arayan , yenilikçilik ve yönderlik edecek, ikna kabiliyeti yüksek özgün profillere yeni dünyada her şirkette ihtiyaç olacak.

Yönder olmak: Yönetici ve Lider kavramları birbirinden farklı olduğu söylenir durur, yeni dünya da yine Lider ve Yöneticiler olacak ama bunlardan sadece biri ile işler yürümeyecek; bu nedenle yönderlik önemli olacak. Vizyon sahibi, icraatçı, büyük resme bakan, süreçleri yönetecek, yerine göre kolları sıvayacak, girişimci, sistematik, algoritmik, şeffaf düşünebilen ve tüm bunları bünyesinde barındıran YÖN(etici)liDER'ler gelecekte çok daha başarılı olacaklar.

       

            Alçakgönüllü ve Saygılı olmak: Hayat boyu öğrenen ve gelişen bir yapı oluşturmanın başında alçakgönüllü olmak geliyor. Başarısızlıklardan öğrenmek, başkalarının katkılarına izin verecek tevazuu gösterebilmek çok kıymetli ve önemli. Tecrübenin de satın alınabilecek bir fiyatı olmadığından saygı duymak gerek.

 

             Multidisipliner olmak: Geleneksel iş hayatında bir iş yerine girersin o işi öğrenirsin ve emekli olana kadar aynı işte çalışırsın. Yeni dünya bu yöntemle dönmeyecek, sadece bir alanda başarılı olmak çok da ileriye götürmeyecek. Birden fazla uzmanlık alanı oluşturmak, diğer disiplinlere de hakim olmak başarı için zorunlu hale gelecek.

Fütürist olmak: Gelecek odaklı, akıl, bilgi ve teknolojiden yararlanarak; yaratıcı, problem çözücü, esnek, katılımcı ve organize bir yaklaşımla bireysel, kurumsal, stratejik, toplumsal sürdürülebilirliği gözeterek gelecek planlaması, geleceğe dair analiz ve senaryolar geliştiren kişilerdir.

 

         Özetle yeni dünyaya hazır bulunmak için ; Hibridleşmek, Otodidakt ve T-İnsan olmak çok önemli. Teknolojiyi iyi anlamak, kullanmak ve sürekli yeni versiyonlara kendimizi güncellemek tabi tüm bunları yaparken de çevremiz ile senkronizasyonumuzu ve iletişimimizi güçlü tutmalıyız.

 

Severek okuduğum kitaptan alıntıları kendimce harmanlayarak paylaşmak istedim, sizler de okumadıysanız şiddetle öneririm.

Sağlıklı günler dilerim.

Salih

10.05.2020

Odağımız

Hepimiz, günlük hayatımızdaki küçük seçimlerimizin uzun vadedeki sonuçlarını oluşturuyoruz diyebiliriz. Hangi alanda olursa olsun başarı ve başarısızlık arasındaki fark, odağımıza ve konsantrasyon yeteneğimize bağlıdır.

Odağımızı yönetmeyi ve kontrol etmeyi iyi öğrenirsek sonuçlarımızı başarıya daha da yaklaştırmış oluruz. Başarılı ve fark yaratan bir iş çıkarmak için, insan bütün düşüncelerini, davranışlarını ve aksiyonlarını gerçekleştirirken odaklaması gerekmektedir.

“En güçlü dikkat dağıtıcı, çevremizdeki insanların gevezeliğinden çok kendi zihnimizin gevezeliğidir.”- Daniel Goleman

Genellikle çok sevdiğimiz, hoşlandığımız ve önemsediğimiz işlere daha kolay ve daha uzun süre konsantrasyon sağlayabiliriz. Konsantre olduğumuzda, yaptığımız işten bağımsız, bütün zorlukları farkında olmada akışa geçeriz. Akışta olmak tünel görünüşüne geçmek demektir.

Odağımızı nasıl kullandığımız, seçimlerimizin sonuçlarını yani hayatımızı belirler. Bir sanatçı dikkatini öyle yapılandırır ki diğer insanların hiç fark edemeyecekleri sesler ve boşluklardan ölümsüz eserler yaratabilir. Girişimci özelliği baskın bir kişi, ilglendiği konularda, çevrenin ve toplumun çok küçük davranış değişikliklerini herkesten önce fark edebildiği için onların ihtiyaç duydukları ürünleri tam zamanında piyasaya sunabilir. Örneğin Pandemi sürecinde E-Ticaret şirketlerinin almış oldukları çevik aksiyonlar.

Mihaly Csikszentmihalyi, başarılı insanların kendi dikkatlerinin farkında ve kontrolleri altında olanlar olduğunu söyler. Csikszentmihalyi‘ye göre dikkatini dağıtan şeyleri göz ardı edebilen ve hedefine ulaşana kadar odağını kaybetmeyen insanlar, sadece başarılı olmakla kalmazlar aynı zamanda hayattan daha büyük zevk de alırlar. Çünkü yapılan işe odaklanmak, o anı dolu dolu yaşamak demektir. Odaklanmamak ise Sezen Aksu’nun şarkısında söylediği gibi “Gelsin hayat bildiği gibi..” olacaktır.

Covid-19 ile hayatımızda kısa sürede bir çok değişiklik yapmak zorunda kaldık; iş, aile, yaşam tarzı ve bir çok şey daha. Peki bu kadar çok değişimde kimler daha başarılı oldu, değişimi yönetenler yani kolay adaptasyon sağlayanlar diyebiliriz.

İnsan vücudunda 639 civarı kas bulunmakta; Daniel Goleman, dikkatimizinde zihinsel bir kasa benzediğini söylemiştir. Goleman, nasıl vücudumuzdaki kaslarımızın performansını ve dayanıklılığını egzersiz yaparak geliştiriyorsak; odağımızı da doğru antrenmanlarla geliştirebileceğimizi söylemektedir.

Goleman, odağını yöneten insanların üç başarı alanından şöyle bahsetmiştir:

·       Odaklanan insanlar; sezgilerini keskinleştirir, irade güçlerini geliştirir, dayanıklılıklarını artırır.

·       Odaklanma becerisi; insan ilişkilerinde de kullanarak daha empatik daha sağlıklı ilişkiler sağlar.

·       Doğru odaklanma; fırsat oluşturma ve yararlanma seçeneği doğurur.

Doğan Cüceloğlu, -miş gibi yaşayan insanları tarif ederken de bu konuyu güzel özetlemiştir; bir çok insanın yaptığı işte başarısız olmasının nedeni, kendisini yaptığı işe verememesidir. İşlerine odaklanamayan, aklı hep başka yerde olan insanlar çoğu platformla birlikte ilişkilerinde de başarılı olamazlar. Yapılan işe konsantre olmak, sadece başarılı olmak için değil sağlıklı ve mutlu ilişkiler kurmak için de ön koşuldur.

Odağınız ile ilgili kısa bir örnekle bitirmek istiyorum; yer altında bir madenci ve kafasında bir lamba olduğunu düşünün ; madenci kafasını nereye çevirirse görüş alanı yani odağı orada olacaktır; karanlık kısımlar odağı dışındadır. Odağınızı nereye çevirirseniz görüş alanınız ve konsantrasyonunuz orada olacaktır. Odağınızın kontrolü de yönetimi de sizin elinizde.

Sağlıklı günler.

Salih Yanbastıoğlu

Haziran 2021

#odak #konsantrasyon

#DoganCuceloglu #danielgoleman #MihalyCsikszentmihalyi

Motivasyon

            Motivasyon kelimesi, Latince'de hareket etmek anlamına gelen mot kelime kökünden türetilmiştir. Bir işin coşku ile yapılması, motivasyondur. Sabah uyandığınızda işe, okula vs giderken heyecan duyuyorsanız, motivasyonunuz vardır. Yaşanan kötü bir şeyde yada zorlukta ilk etkisi motivasyon düşüklüğüdür ancak unutulmamalıdır ki motivasyon dış dünya ile değil kişinin kendisiyle ilgilidir. Yaptığı işi, uğraşı seven her birey motivasyon karmaşasına düşmeyecektir. Yapılacak en iyi şey hedef belirleyerek bu yönde motive olmaktır.

Başarılı ve mutlu bir hayat sürdürebilmenin etkili faktörlerinden biri de motivasyondur. Motivasyon kaynağı olarak bir çok şey akla geliyor ve bireysel olarak da farklılık gösteriyor. İş, okul, kariyer vs gibi bir çok alanla ilgili farklı motivasyon yöntemleri uygulansa da temelinde belirli şeyler vardır.

              Kişisel motivasyon, bireyin günlük yaşantısında içinde bulunduğu durum ve şartlara göre kendisi ile kurduğu pozitif iletişim olarak tanımlanabilir. Pozitif iletişim sayesinde kişi kendisiyle barışık, her konuda kendine güvenen ve yönetebilir durumdadır. Bireysel motivasyonun yol haritasında ise kişinin kendi geçmişi ve geleceğini gözünün önünde canlandırarak anı yaşaması belirgin çizgilerde olmalıdır. Geçmişte neredeydim, gelecekte nerede ve ne yapıyor olmak istiyorumu düşünerek şuan yapılması gereken şeyleri düşünerek onlara odaklanmalıdır.

İyi bir motivasyon için kişi düzenli faaliyetlerde ve davranışlarda bulunarak kendini eğitmelidir. Bunun için çevresindeki motivatörlerden de yararlanmalı bunlar diğer bireyler, müzik, film ,cisim, resim, model vs ve kendi motivasyonu ile de çevresindekileri motive etmelidir. Unutulmamalıdır ki en iyi öğrenme şekli, öğretmektir. Yani diğer bireylere yardımcı olurken ya da bilgi aktarırken aslında kendi bilgimizi kullanmış oluruz ve kalıcı hale getiririz. Kişisel motivasyon sağlayıcılarından  bazıları da kişisel gelişim kitapları, dergileri gibi kaynaklardır, bu tür kaynaklarda yer verilen yaşanmış başarı hikayelerinden esinlenilmektedir ve onlar yaptıysa, başardıysa neden bende başarmayayımı düşündürür.

           Sürekli öğrenme arzusu motivasyonun ana yakıtıdır, bilmediğiniz ya da merak ettiğimiz şeylerin öğrenilmesi ile ilgili çalışmalar yaparak gerekirse bunlarla ilgili hedefler belirleyebilirsiniz. Hayatımızdaki kalıcı değişiklikleri belirlemiş olduğumuz bu hedeflere ulaşarak başarabiliriz. Hedef belirlemek motivasyon konusunda önemli bir yere sahiptir; çünkü belirlenen hedeflerin ulaşılabilirliği motivasyon ile doğru orantılıdır. Ancak sırf motivasyon sağlasın diye de çok kolay hedefler olmamalıdır. Hedefleri belirlerken birden fazla yönden düşünülmelidir; maddi, bireysel, ilişkisel ve sağlık ile ilgili hedefler olabilir.

Motivasyon yolculuğunda gerekli olan şey detaylı aksiyon planlamasıdır, önemli dönemlerde ve noktalarda hatırlatıcılar kullanılarak rotamızı yeniden hatırlamalı ve bunun ışığında yönümüzü yeniden belirlenmeli ki hedeften şaşılmasın.

İletişim kurarken doğru kelimeler seçilmelidir, pozitif ve iyimser bir dil kullanılmalıdır. Çevrenizden alacağınız her eleştiriye açık olup yapıcı olanları dikkate almanız önemlidir. Mutsuz ve değişime ihtiyacınız olduğunuzu düşünmeye başladığınızda öncelikle bu durumu kabullenmeniz gerekmekte ve bir an önce değişiklik yapmaya başlanmalıdır. İnsan için de bulunduğu duygusal ve farklı çevre koşullarında kendi davranışlarının farkında olmayabilir bu nedenle diğer insanların hakkınız da ne dedikleri ile ilgili alıcılarınız açık olmalıdır.

İnsan elindekilerin değerini kaybetmeden fark etmez bazen bu nedenle sahip olunan şeylerin farkında olup kıymetini bilmek önemlidir. Her anımızda mutlu olamayabiliriz, bazen kötü hissedebiliriz örneğin havanın kapalı olması kimisi için negatif bir havayken kimisi için huzur ve sakinlik verir.

Kararları alırken mantık ve duygu oranları iyi harmanlamak gereklidir. Mantık ağırlıklı kararların doğruluğu ve kararlılığı duygusal kararlara göre fazladır çünkü duygular anlık, günlük ve dönemlik değişmektedir.

            Sonuç olarak, motivasyon sonuç odaklı hedefler belirlemek ve gereğini yapmak için harekete geçerek aksiyon almakla ilgilidir. Sabah’ın erken saatinde işinize, okulunuza gittiğinizde nereden geldik yine diye bir düşünceye sahipseniz uzun vadede iyi bir hedefiniz yok demektir ve motivasyon probleminiz vardır. İş hayatında da sadece maaş yada prim düşünmek kalıcı bir motivasyon sağlamaz ; ancak birey kendini mutlu ve başarılı bir geleceğe taşımak için uygun işi seçmiş ise motivasyon problemi yaşamaz, bunun yanında işveren ve yöneticiler tarafından çalışana verilen değer ve sunulacak  kariyer fırsatları  da motivasyonlarını kalıcı hale getirecektir.

Lider mi olmalı? Mağdur mu oynanmalı?

            İşini sahiplenen her birey lider olabilir. Bunun için bazı önemli maddeleri ele alabiliriz; Sorumluluk bilinci yüksek ve öz disipline sahip her birey iletişim beceresini olabildiğince güçlendirerek her anlamda değişim ve gelişime açık  olarak kendi liderlik hikayesini yazabilir.

            Mağdur’u oynamanın en kolay yolu ise işini sahiplenmemektir. Bahanelerle dolu bir yaşam ve haklı çıkma çabasında karşı tarafa ya da koşullara yapılan suçlamalardır.

 

Liderlik bir ünvan mıdır?

            Robin Sharma’nın “Ünvansız Lider” kitabında da geniş ve örneklerle yer verdiği gibi Liderlik için ünvana gerek yoktur.

İşini layıkıyla sahiplenen, amacı olan ve cesaretli her birey lider olmuştur ya da liderlik yolunda ilerliyordur. Öncülük etmek ve örnek olmak karakteristik özellikleridir. Hayal kurarken risk alan ve her ne olursa olsun kararlarının arkasında durandır lider. Dış görünüşle lider olunmaz ancak yukarıda bahsedilen tüm özellikleri bünyesinde barındıran her birey karizması olan ünvansız birer liderdir.

 

Mağdur'um da Mağdur'um!

            Burada mağdur bilinen mağduriyet tanımı dışında; bir durum karşısında ya da koşul altında zarar gören, kaybeden değil de daha çok şikayet eder bir şekilde ifade etmenin tercih edilmesidir.

Mağdur'u oynayan bir birey her zaman sorunu başka bir bireyde arar ve bunu yaparken çevresine negatif enerji yayar. Genellikle ben

odaklı davranışlar sergilerken yıkıcı bir tutum benimser. Mağdur, sorumluluk almaktan kaçınır ve işini sahiplenmez.

 

Elinden gelenin en iyisini yap.

            Hedefsiz insan rotasız bir gemiye benzer. Çalışmak, çok çalışmak başarının ve ünvansız liderliğin en büyük anahtarıdır. Söylenenleri ve olayları kişisel algılamadan, mağdur edebiyatı yapmadan  toplum ve çevreyle uyum içinde iç ve iş disiplini ile yaşamak motivasyon düzeyini en üst seviyede tutarak mutlu ve başarılı bir hayat sağlar.

 

Değerlerimiz !

 

Hayatta kendi değerlerinizi çok net belirleyemediyseniz, o zaman değerlerinize göre davranmadığınızı fark etme olasılığınız da çok düşüktür. Eğer değerlerimizin farkında değilsek bizim için neyin önemli olup olmadığını, nereye doğru nasıl yolculuk yapacağımızı bilemeyiz. Belki bu nedenle çoğumuz güne mutsuz başlıyoruz. Belki de kim bilir, işe giderken kimilerimizin ayakları bu nedenle geri geri gidiyor. Çünkü çoğumuz değerlerimizin farkına varmadan bu hayatta yaşıyoruz.

Değerlerini fark etmeyen, onlara sahip çıkmayan onlara ulaşma doğrultusunda hareket etmeyen her canlının bulacağı duygu mutsuzluk ve koskocaman bir boşluk hissidir. Sözün özü, “Seni sen yapan şey nedir? Ne için nefes alırsın ? Ne amaç ile yaşarsın ?” soruları, değerlere ulaşmamıza yardımcı olabilir. Hepimizin yaşamak için aldığımız nefes dışında amaçları,  nedenleri farklıdır. Değerler esasında hayatta yaşamamızın anlamıdır. Değerler hedeflerden farklı bir kavramdır. Ama maalesef bazen bazılarımız hedeflerimiz ile değerlerimizi karıştırırız. Hedeflere ulaşabiliriz. Ama değerler ölene kadar arkasından koştuğumuz, onlara ulaşmak için çabalamaktan keyif duyduğumuz yaşamamızın anlamıdır.

Örneğin ‘dürüstlük’ bir değerdir. “Artık ben değerime ulaştım, dürüst oldum, artık uğraşmama gerek yok.  Nasıl olsa dürüstüm. Artık dürüst olmama gerek yok.” gibi şeyler söyleyerek bu değerimizi bırakabilir miyiz? Yoksa bu değerimiz için yaşar, ölene kadar elimizde mi tutarız ? Bir örnekle devam edersem, hep batıya doğru gittiğinizi düşünün. Siz batıya doğru gideceksiniz ama batı hiç bitmeyecektir. Batıya doğru gitmek burada değeriniz iken batı’da Balıkesir’e, Çanakkale’ye varmak bir hedeftir. Balıkesir’e gitmek istiyorsanız varırsınız ve biter; ancak Batı asla bitmez hep arkasında koşarsınız. Değerlerimiz her zaman arkasından koştuklarımızdır.

Değerlerinin ne olduğunu bilenler bence çok şanslı insanlardır. Çünkü çoğu kişi değerlerinin farkında bile olmadan bu hayattan göçüp giderler. Farkında olmadığımız zaman, farkında olmadığımızın arkasında durmamız da, koşmamız da çok zorlaşır. Sağlığımızın da en önemli değerlerimizin başında geldiğini ancak kaybettiğimizde anlarız.

Bazılarımız  değerlerimizi bilmediğimiz için hedeflerimizi değerlerimiz zannediyor, ulaşamadığımızı düşündüğümüzde dünyanın sonu geldi zannediyoruz. Bu nedenle değerlerimizi bilmemiz onlara ulaşacak hedefler belirlememizi ve bu yönde yapılacak davranışlar sergilememizi sağlar. Değerlere ulaşacak hedefler farklı da olabilir. Bir hedef tutmuyorsa başka bir yan yola sapıp değerimize ulaşma yönünde gitmeye devam etmeliyiz.

Peki bu hayatta sizin değerleriniz nedir? 
Ne için nefes alıyorsunuz?

Başarı ?

Başarı’ dan söz edildiğinde akla hemen birkaç soru geliyor: Kime göre Başarı? Neye göre başarı?

Sizlerle paylaşmak istediğim hayatımdaki başarı kriterlerimden önemli olanlar:

Öz Farkındalık

Ön önemli kriterlerden biri kişinin kendinin farkında olmasıdır. Çevremize baktığımızda kendini yetersiz ya da eksik bulan birileri bulmak mümkün değildir. Profesyonel iş hayatında yada eğitim hayatında gerek hizmet sunduğumuz müşterilerden gerekse eğitimcilerimizden gerçek anlamda  geri dönüş sahibi olamayız. Çünkü kimsenin bizi, bizden daha iyi tanıma fırsatı olam(a)z. Kişi yeteneklerinin, sahip olduklarının ve eksik olduğu konuların farkında olması, zamandan ve şartlardan bağımsız içinde bulunduğu toplum, kurum ve çevrede fark yaratırlar.

Yaşam Boyu Öğrenme

Öz farkındalığı olan bir bireyin, eksik olduğunu hissettiği ya da gelişime ihtiyaç duyduğu konuları öğrenmek istemesi ve bu konularda kendini yeniliklere açık tutması hayatı boyunca öğrenmeye eğilimli demektir. Öğrenme ve gelişiminizi her zaman kendiniz için yaparsanız kimseyle bir yarışa yada kıyasa girmemiş olursunuz, dikkat etmeniz önemli ikinci kriterde bir önceki günden/halinizden daha iyi olmaya çabalıyor/çalışıyor olmanızdır.

Yeniliklere Açık Olma

‘Değişmeyen tek şey değişimin kendisidir’ klişeleşmiş sözü ile başlarsam yanlış olmaz diye düşünüyorum. Burada önemli olan yenilik ve değişime ihtiyaç duyup öngörüde bulunmamız, kabul etmemiz ya da etmememiz değildir, önemli olan yeniliklere açık ve değişime ayak uydurup gerekli aksiyonları almaktır. Değişime açık olmayan kişi, kurum yada toplumlar statüko tutkuları nedeniyle rahatlık sürdürdükleri alanlarında eninde sonunda yok olacaktır. Akışkan olmamız ve bulunduğumuz durum, şart ve çevreye göre kendimizi uyumlu hale getirerek entegre olmalıyız.  En zeki ya da en güçlü olmak değil de, değişime en çok uyum sağlamak başarıyı getirecektir.

Fark Yaratma

İçinde bulunduğunuz ortamlarda illa ki dikkat çekmeye çalışan tipler vardır. Bu tipler dikkat çekmek için ortamına ve şartlarına göre davranış sergileyip gözde olma çabasındadır; Ancak farklı olmak, marjinal olmak, radikal olmak, çıkıntı ve hatta sırıtıyor olmak kolayca birbirlerine karıştırılabilecek durumlardır ve çevremizdeki insanlar kolayca tanımlayabilirler. Toplum içinde yaptıklarımız, düşündüklerimiz, başardıklarımız ve kattığımız değerler ne kadar farklıysa, biz de o kadar farklıyızdır. Farklı olmaya çalışanlar değil de fark yaratan bireyler başarı için bir adım önde olacaktır.

Karar Alma

İnisiyatif kullanmaktan çekinmemeliyiz. Bunun için ihtiyacımız olan temel şeyler yukarıda bahsettiğim konularda kendinize has standartlarınızın  olmasıdır. Öz farkındalık, sürekli öğrenme, fark yaratma ve yeniliklere açık bir bireyseniz başarılı olmak istediğiniz her konu için harekete geçebilirsiniz. Karar almak , alınmış kararları kabul etmek yada uyum sağlamaktan daha kolaydır ; ancak bu noktada karar almak için elinizdekiler alınmış/alınacak kararlara yeni bir boyut getirecek şekilde olmalıdır ki farkınız olsun ve tercih edilsin.

Değerler

Bir önceki yazımda bu konu üzerinde geniş bir şekilde durmuştum. Kişi yada kurum açısından değerler kesişim kümesinde olmalıdır. Günümüzde dürüstlük, eşitlik, adalet, güven, saygınlık gibi değerler gerek kişisel gerekse kurumsal anlamda vazgeçilmezimiz olmalıdır.  Profesyonel iş hayatında teknik yeterliğe sahip bireyleri bulmak çok da zor ve uzun bir süreç değildir; Ancak bahsettiğim bu değerlere sahip profilleri bulmak sanıldığı gibi kolay değildir. Kurum içerisindeki etiketimizden  yada pozisyonumuzdan bağımsız olarak kendi  markamızı yaratarak  değerlerimiz çerçevesinde kendimizle harmanlamamız gerekmektedir.

Duygu Kontrolü

Profesyonel iş hayatımızın her hangi bir anında egomuzu, gururumuzu, öfkemizi, sevincimizi ve imrenme duygumuzu hedefleyen tavırlara karşı içinde bulunduğumuz refleks girişimlerinin farkında ve yönetiyor olmalıyız. Duygusal zekamıza katkı yapabilmek için duygularımızı, akılcı yaklaşımla optimize etmemiz gerekmektedir; ancak bu noktada bize katkı sağlayabilir duruma gelirler.

Faydalı Alışkanlıklar

Güne nasıl başladığınız çok önemlidir o nedenle günlük rutinlerimiz olmalıdır. Her başarılı insanın güne başarısız insanlardan daha farklı başladığı aşikardır. Bireyin kendi içinde tutarlı ve belirgin sabah rutinleri olmalı  düzenli kahvaltı, kahve, müzik ve spor gibi. Yoğun iş temposuna başlamadan önce gün içindeki zorluklarla baş edebilecek enerjiye sahip olmalıyız. Tabi ki iyi bir uyku düzeni önemli ancak günün ilk dakikaları zihnen ve vücut olarak kendimizi uzun ve yoğun bir güne hazırlayabilmeniz için en önemli zaman dilimidir.

Egzersiz yapın

Egzersizden kastım illa ki yoğun tempolu kardio egzersiz vs değil. Günde 15-25 dakika yürümek bile beynimizin işleyiş performansını etkiliyor, pozitif bağımlılık yapıyor ve bu sürede salgılanan endorfin hormonu  mutluluk hissimizi tetikliyor. Spor yapmanın zihinsel performansımızı artırması, hafızayı desteklemesi ve mutluluk hissimizi artırmasının yanı sıra pek çok artısı daha var.

Zaman yönetimi

Bu kriteri sona bırakmış olmam önemsiz olduğu anlamına gelmez aksine en önemlisi. Zaman ve Tecrübe maddi bir bedel karşılığında satın alınamıyor. Geçen zamana sadece hatıralarla gidebiliyoruz. Hobi denildiğinde akla boş zaman değerlendirmesi olarak geliyor ve yanlış. Kendimizle verimli ve güzel vakit geçirebilmek için sahip olduğumuz ya da olacağımız şeylerdir hobilerimiz. Hobilerimiz için zaman yaratmalıyız ve yoğun iş temponuzda bize çok önemli yaşam keyfi ve çalışma gücü verecektir. Mümkünse hobilerimizi dahi yaşam tarzı/standardı haline getirmeliyiz.
 

  • s-facebook
  • Twitter Metallic
  • s-linkedin
bottom of page